Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
XIX. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI
Türk edebiyatının eski şark karakterinden modern Avrupa karakterine intikal ettiği bir asır olarak XIX. Asır dikkat çekmektedir. XIX. asrın ilk yarısındaki Türk şiiri önceki asırların şiirinden pek farklı değildir. Bu dönemde de küçük kelime oyunları ile aruzun gölgesinde yürüyen bir şiirden bahsetmek mümkündür. Fazla işlenmemiş halk söyleyişlerini, mahalli unsurları zevksiz bir şekilde şiirde kullanmak, bu devrin belki de en büyük sanatsal krizi olarak değerlendirilebilir. Bunu biraz da Dîvân şiirini şiir yapan değerlerin bu dönemde fazlaca aşınmasında aramak gerekir. Bu dönemde şiir, artık değişen, arayış içinde olan, özellikle Batı ile iletişime geçmek isteyen bir zihniyetin teşekkülü ile karşı karşıyadır. Aslında yerlilik özentisi ve mahallileşme Dîvân edebiyatında epeyce bir süreden beri mevcut idi. Hatta zaman zaman sanatçılar bunu içtenlikle tecrübe etmişlerdir. Ancak bu konuda ciddi bir başarıdan söz etmek mümkün değildir. Bunun temel sebebi, klasik şiirin temel kurucu değerlerinin aslında sürekli medeniyet tarihi içinde aşınmasıdır. Dîvân şiirinin temel kavramlarındaki bu aşınma, değişim için bir çabanın ya da bir arayışın varlığına işaret etmektedir. Ağırlıklı olarak XVII. yy’dan itibaren Dîvân edebiyatı ile Halk edebiyatı birbiriyle temas halinde olmuştur. Bu temas doğal olarak etkileşimi doğurmuştur. Diğer taraftan yeni Türk edebiyatının teşekkül devresi Dîvân şiiri ile yakından ilgilenen sanatçılar tarafından inşa edilmiştir. Ayrıca Dîvân şiirinin bu son devresini yeni Türk edebiyatıyla ilişkili bir devre olarak değerlendirmek gerekir. Bundan dolayı bu dönemin Dîvân şiirini, bir taraftan halk edebiyatı diğer taraftan da yeni edebiyat ile irtibatlı olarak değerlendirmek gerekir. Bu yüzyılda mahalli renk ve motiflerin yanında deyim ve atasözleri şiirde yoğun olarak kullanılır hale gelmiştir. Daha önceki dönemlerde Necâtî, Nâbî, Nedîm ve Şeyh Gâlib’de belirgin olan bu tarz bu dönemde daha belirgin bir hal almıştır. Bu yüzyılda klasik geleneği sürdüren bazı sanatçılarda Batı edebiyatı etkisi görülmüştür. Bu sanatçıların yerlileşmeye meyilli oldukları tespit edilmiştir. XIX. Yüzyılda Dîvân edebiyatında yaşanan bu serüven aslında edebiyatın hayalden gerçeğe, soyuttan somuta bir seyir içinde olduğunu göstermektedir. Bu dönemde bireyin yanında sosyal konuların işlendiği bir edebi zevk teşekkül etmiştir. Toplumsal yaşantı, Batı değerleri, ferdi ilgilendiren konular edebiyatın merkezine oturmuştur. Ayrıca dönemin belki de tüm şairlerindeki “sadeleşme” temayülü onların öncelikli farklı özelliği olmuştur. Bu yüzyılda sadelik ve yerliliği takip etmede Enderunlu Vâsıf dikkat çekmektedir. İzzet Molla’da da siyasi tenkit fikri ve yenilik ruhu göze çarpmaktadır. Enderunlu Vâsıf, Keçeci-zâde İzzet Molla, Yenişehirli Avnî, Leskofçalı Gâlib, Âkif Paşa gibi Dîvân şiirinin son temsilcileri bu dönemin önemli şairleridir. Kadın şairler arasında Şeref Hanım, Leylâ Hanım, Âdile Sultan Dîvân geleneğinin takipçileri olmuşlardır. Akif Paşa nesirde şuurlu bir çabanın peşindedir. Klasik edebiyatı takip eden Keçeci-zâde İzzet Molla, Yenişehirli Avnî, Leskofçalı Gâlib gibi şairler kendilerinden önceki birçok şairden önde olmalarına rağmen istenilen rağbeti elde edememişlerdir. Bunda eski klasik devir ve anlayışın sarsılması etkili olmuştur. Ayrıca bu dönemde Dîvân edebiyatı tarihi seyrini ve tekamülünü tamamlamıştır.
Kaynakça:
Kocatürk, V. M. (1967). Türk Edebiyatı Antolojisi: Başlangıçtan Bugüne Kadar (2.
Baskı). Ankara: Edebiyat Yayınevi.
Tanpınar, A. H. (1997). 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi. (8. Baskı). İstanbul:
Çağlayan Kitabevi.
Tarih: 2020-12-30 20:11:32 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
XIX. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI Nedir
Türk edebiyatının eski şark karakterinden modern Avrupa karakterine intikal ettiği bir asır olarak XIX. Asır dikkat çekmektedir. XIX. asrın ilk yarısındaki Türk şiiri önceki asırların şiirinden pek farklı değildir. Bu dönemde de küçük kelime oyunları ile aruzun gölgesinde yürüyen bir şiirden bahsetmek mümkündür. Fazla işlenmemiş halk söyleyişlerini, mahalli unsurları zevksiz bir şekilde şiirde kullanmak, bu devrin belki de en büyük sanatsal krizi olarak değerlendirilebilir. Bunu biraz da Dîvân şiirini şiir yapan değerlerin bu dönemde fazlaca aşınmasında aramak gerekir. Bu dönemde şiir, artık değişen, arayış içinde olan, özellikle Batı ile iletişime geçmek isteyen bir zihniyetin teşekkülü ile karşı karşıyadır. Aslında yerlilik özentisi ve mahallileşme Dîvân edebiyatında epeyce bir süreden beri mevcut idi. Hatta zaman zaman sanatçılar bunu içtenlikle tecrübe etmişlerdir. Ancak bu konuda ciddi bir başarıdan söz etmek mümkün değildir. Bunun temel sebebi, klasik şiirin temel kurucu değerlerinin aslında sürekli medeniyet tarihi içinde aşınmasıdır. Dîvân şiirinin temel kavramlarındaki bu aşınma, değişim için bir çabanın ya da bir arayışın varlığına işaret etmektedir. Ağırlıklı olarak XVII. yy’dan itibaren Dîvân edebiyatı ile Halk edebiyatı birbiriyle temas halinde olmuştur. Bu temas doğal olarak etkileşimi doğurmuştur. Diğer taraftan yeni Türk edebiyatının teşekkül devresi Dîvân şiiri ile yakından ilgilenen sanatçılar tarafından inşa edilmiştir. Ayrıca Dîvân şiirinin bu son devresini yeni Türk edebiyatıyla ilişkili bir devre olarak değerlendirmek gerekir. Bundan dolayı bu dönemin Dîvân şiirini, bir taraftan halk edebiyatı diğer taraftan da yeni edebiyat ile irtibatlı olarak değerlendirmek gerekir. Bu yüzyılda mahalli renk ve motiflerin yanında deyim ve atasözleri şiirde yoğun olarak kullanılır hale gelmiştir. Daha önceki dönemlerde Necâtî, Nâbî, Nedîm ve Şeyh Gâlib’de belirgin olan bu tarz bu dönemde daha belirgin bir hal almıştır. Bu yüzyılda klasik geleneği sürdüren bazı sanatçılarda Batı edebiyatı etkisi görülmüştür. Bu sanatçıların yerlileşmeye meyilli oldukları tespit edilmiştir. XIX. Yüzyılda Dîvân edebiyatında yaşanan bu serüven aslında edebiyatın hayalden gerçeğe, soyuttan somuta bir seyir içinde olduğunu göstermektedir. Bu dönemde bireyin yanında sosyal konuların işlendiği bir edebi zevk teşekkül etmiştir. Toplumsal yaşantı, Batı değerleri, ferdi ilgilendiren konular edebiyatın merkezine oturmuştur. Ayrıca dönemin belki de tüm şairlerindeki “sadeleşme” temayülü onların öncelikli farklı özelliği olmuştur. Bu yüzyılda sadelik ve yerliliği takip etmede Enderunlu Vâsıf dikkat çekmektedir. İzzet Molla’da da siyasi tenkit fikri ve yenilik ruhu göze çarpmaktadır. Enderunlu Vâsıf, Keçeci-zâde İzzet Molla, Yenişehirli Avnî, Leskofçalı Gâlib, Âkif Paşa gibi Dîvân şiirinin son temsilcileri bu dönemin önemli şairleridir. Kadın şairler arasında Şeref Hanım, Leylâ Hanım, Âdile Sultan Dîvân geleneğinin takipçileri olmuşlardır. Akif Paşa nesirde şuurlu bir çabanın peşindedir. Klasik edebiyatı takip eden Keçeci-zâde İzzet Molla, Yenişehirli Avnî, Leskofçalı Gâlib gibi şairler kendilerinden önceki birçok şairden önde olmalarına rağmen istenilen rağbeti elde edememişlerdir. Bunda eski klasik devir ve anlayışın sarsılması etkili olmuştur. Ayrıca bu dönemde Dîvân edebiyatı tarihi seyrini ve tekamülünü tamamlamıştır.
Kaynakça:
Kocatürk, V. M. (1967). Türk Edebiyatı Antolojisi: Başlangıçtan Bugüne Kadar (2.
Baskı). Ankara: Edebiyat Yayınevi.
Tanpınar, A. H. (1997). 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi. (8. Baskı). İstanbul:
Çağlayan Kitabevi.
Tarih: 2020-12-30 20:11:32 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx